Şimdi
Susmak lâzım
Dudakları kelimelerle değil
Öpüşlerle yormak lâzım
Zîrâ
Gitmene ne kaldı?
Bir adım boyu mezarlara
Hayâller gömüldü
Hangi yolun,
Hangi şehrin,
Hangi âşkın insanı olacaksın?
Birisi için doğarken
Birisi için batacaksın
Ağır ağır bulanan bir su gibi
Ağır ağır kuruyan bir göl gibi
Ağır ağır yağan yağmur gibi
Gitgide umudu kovacaksın
Ben,
Karanlığın kanını emeceğim
Ağzım kararacak
Gırtlağım yanacak
Yüreğim duracak
Pisliğe konan bir sinek gibi
Karanlığı emeceğim
Karanlıktan
Yalnızlık isimli piçi devşireceğim
Kolu eksik, gözü oyuk dilenci gibi
Hayatın kenarında dileneceğim
Önüme bırakılan acımalarla
Aç rûhumu besleyeceğim
Tenimi cam kırıklarıyla keser gibi
Açtığın yarayı seveceğim
İyileştirmeyi günah belleyip
Bu yarada acılarımı çürüteceğim
Pespâye bir mezarlık delisi gibi
Yatağımı eşeleyeceğim
Kokundan bir katre bulmak için
Yastığı içime çekeceğim
Sen,
Olmayacaksın
Başka bir kıtada
Medeniyetini kuracaksın
Unutulmuş hikâyelerine
Yasaklanmış gizlerine
Beni saklayacaksın
Dokunuşundaki,
Öpüşündeki,
Susuşundaki,
Gülüşündeki sırları
Onlar anlamayacak
Ben,
Bir hayâlet gibi
Kapılarını çarpıp duracağım
Onlar,
Pencerelerini kapatacak