Kar kış ortasında
Göğsüme sokulan bir mızraksın sen
Yaramdan akar oluk oluk begonviller
Masmâvi bir özleme boğulurum ben
Mandolinlerle açtığın ateş
Delik deşik eder günlük koşturmacaları
Ayaklarıma yapışan çamurlar yoktur
Hissederim sıcak ve âşk dolu kumları
Betonları yalayan rüzgâr burada düşman
Kokusu yok, sevgisi yok, yelkeni yok
Duvarlara çarptıkça kuru ayaza dönüşüyor
Bu acımasızlıkta sana çıkan bir yol yok
Oysa, kumsalın bağrına saplamalı şimdi
Salaş ahşap masanın sallanan bacaklarını
Üzerini donatmalı her rengiyle Ege’nin
Anasona bulamalı denizin sâhili öpen dudaklarını
O ân akılda ne dert, ne tasa, ne yetişmek
Yaşamak, sâdece yıldızlara doyarak yaşamak
Eğri büğrü asfaltlara gömülen yılları değil
Guletin güvertesinde sere serpe günleri saymak
Beyaz hayâller ülkesi,
Şehirlere küstüren sensin insanları
Bir gün terk edilecek hepsi ânsızın
Sana koşacak metropollerin gri kulları