Bir yaz gecesi o yolcu
Bana uzak bir yol sordu
Attı öte berisini yorgunca, bıkkınca
Geldi üç adım öteme oturdu
“Bak” dedim oturan bîçâreye
“Ufuk bir bakışlık mesâfede
O ufukta bir dağ göreceksin
Korkmadan üstüne gideceksin
Patikadan dardır, zordur yolu
Üstü taşla, çalıyla dolu
Patika aşılan ilk kesit
Karşına çıkacaktır derin bir geçit
Ucu görünmez dışarıdan tünelin
İçine girince kör olur gözlerin
Ancak el yordamıyla bulacaksın yolunu
Kanatacaksın elbet sağını, solunu
Tünelin sonu aslen kolay varış
Boyu ise gerçekte sâde bir karış
Gözlerin de açılır tünelden çıkınca
Kısa bir sevinçtir ışığa varınca
Karşında duran yeşil, sonsuz çayır
Bekleme bu enginlikten bir hayır
Şaşırır, yol bulamaz kişi o çayırda
Hiçbir iz yoktur bu yeşil panayırda
Bulacaksın yönünü güneşin sâyesinde
Eh, biraz da Tanrı’nın himâyesinde
Büyük çöl olacaktır çayır birden
Bitecektir yeşil panayır burada hepten
Etrafta ne bir ses, ne bir nefes olacak
Sana acı verecektir bitmeyen o sıcak
Kumlardan yüzüne yansır güneş
Suya hasret bedene ölümdür kardeş
Akbabalar durmaz, döner tepende
Seraplar gözlerinde umutsuz pervâne
Tam kumlaşmaktayken kupkuru tenin
Rutûbeti hissedecek taş gibi elin
Son bir gayret göster işte bu ânda
Çünkü kurtuluş hemen yakında
Aşınca göreceksin son kum tepesini
Boylu boyunca ufka uzanan mâvi denizi
İçmek isteyeceksin bu mâviliği ilkin
Oysa acı sudan yanacaktır dilin
Umutsuzluk çökecektir ânîden gönlüne
Yenileceksin belki de bu gördüğüne
Oysa ki başlar oracıkta ânî bir yağış
Aslında bu sana gökten kutsal bir bağış
Çatlak dudaklarında beliren o su damlası
Nasıl kutsal gelir, nasıl tapılası
Henüz bitmemiştir bu tanrısal yardım
Ufukta belirecek umudunu atladım…
İki mâvinin ortasında bir siyâh nokta
Kurtuluşun uzaktaki bu kara umutta
Yaklaştıkça siyâh nokta iyice belirir
Gerçekte bu leke büyükçe bir gemidir
Sarı sâhile yakın geçerken bu gemi
Varlığını ortaya koyacaksın görsün diye seni
Görünce yaklaşacak bulunduğun kıyıya
Heyecana girip dalmayasın suya
Deryâ içinde bin bir canlı var
Bir büyük dalgası seni de yutar
Bir filikayla ulaşacaksın büyük yelkenliye
Temkinli ol, sevinme sakın “Vardım!” diye
Acımasız, serseri bir kitledir seni karşılayan
Kitle içinde en hâinidir o ünlü kaptan
Buyur edilirsin ilkin bir misâfir ağırlığıyla
Gururun okşanır kitlenin bu davranışıyla
Ama kitlenin verdiği su en ağır zehir
Fark etmeden edecektir seni içince esir
Zincirlerde geçer birkaç mevsim gemide
Bu esnâda olmaz değişim ölü mâvi denizde
Yalnız, yardım edecek sana ileride bir fırtına
Kurtulacaksın esâretten bu gemi batınca
Uyanacaksın ıslak bir sâhilde ânsızın
Gördüğün ilk şey olacaktır o kırık sazın
Sendeleyeceksin, yürüyeceksin ince kumlu plajda
Sarsılan bir araba gibi ilk virajda
Gelince kendine dal o büyük ormana
Her türlü canlı çıkacak, duracak karşına
Renk renk meyvesinden yiyeceksin ağaçların
Sonunda yorulacak, bitecek bacakların
Çöküvereceksin o ân olduğun yere
Başını kaldırıp bakacaksın mâvi gökyüzüne
Düşüneceksin geçtiğin çetin aşamaları
Oysa daha en zorları bilsen ki yaşanmadı
Sen düşünürken böyle, başlayacak ılık yağmur
Bacaklarına tutunacak ağır yapışkan çamur
Yürümekte zorlanacaksın, yolcu, o ânlık
Ormanın sonu ancak üç adımlık
Aşınca üç adımı üç saatten sonra
İzine düşecek dipsiz bir mağara
Mağarada vardır loş bir ışık
Tabanı tümsek, tavanı basık
Dikitlere tutun dengelen diye
Durmadan yürü hep ileriye
Engelleyecek seni o kızıl loşluk
Mağaranın devamı büyükçe boşluk
Git git bitecektir, sabret, bu in
Vardır varışı mutlaka gidenin
Sonunda gelecektir sana üç yol ağzı
Yoktur çevrede ne bir im, ne bir yazı
Seçeceksin bu üç yolda nihâyet birini
Göreceksin bu yolda oluşacak âtini
Seçince doğruyu, çıkacaksın yola
Yol sonunda çıkar geniş bir ova
Ovanın üstünde dört yönlü kavşak
Yönlerin her biri açık sarı, parlak
Kavşağın ortasında duracaksın bir ân
Her yön aynıdır, her yön yaman
Karar ver acele, at hemen adımını
Harcama boş ovada değerli zamanını
Gideceğin yön varacaktır bir dağa
Döndüğünü sanacaksın umutsuzca en başa
Ama değildir hiçbir baş aynı
Varışlarıdır görünmeyen en büyük farkı
Ben şu ân yeni varışımdayım
Sâde şimdi senin karşındayım
Son sözüm “Sabret!” olacak giderken
Sen de gecikme, düş yoluna erken”
Ben kalktığımda sâkince yerimden
Gördüm izini olduğum tepeden
Çoktan yol almış ufkuna doğru
Düşmüştü yoluna en sonunda yolcu…