Kategori: Risâle-i Dârü’l Cünûn
Konuşan Ev Sanrısı
“Gölgesiyle seviştikGündüz ayrı,Gece ayrı…Kavislerinde gezindikYürürken ayrı,Uyurken ayrı…Siyah bir bıçak yarasıydı saçlarıDalgalandıkça kanattı ışıklarıHâsılı kana boyanmıştık…
Şizofreni
Bak bu da bitti işte…Gün dediğin rakıya benzemiyorHayat çalsa da ağzına tadınıİnan dostum, içtikçe içesin…
Yaz Delisi
Önce sokaklardan başlamak lâzımDüşen yaprakları dikmek lâzımHem belki yine yeşillenirler?Biraz rûya ile süslemek lâzım Sonra…Park…
Dumanaltı
Bir yatak çarşafına zulaladıkBir meme dolusu öpücükBir sabah dolusu umutBir gece dolusu sıcak Tenine sardım,…
Tutkun
Herkes kaldırmaz böyle sevişmeyiKonu komşu desen zâten uykusuzSıcak yapışır sırılsıklam tenimizeSâdece kokunla yaşarım ben nefessiz…
Testi
Uzuyor gölgelerUzadıkça beni alıyorBu beklenen sonNe kadar da çabuk geliyor… Oysa böyle miydim ben?İnsanların adımladığı…
Sensiz
Gidersin,Gökyüzü denize düşmüştürMâvi bir boğuntuya kargalar üşüşmüştür Odalar işgâl altındaEşyân asker, kokun mermiBas bas bağıran…
Beyaz
Değdi tenimeVa’d ettiği acısıylaO sivrilikten damlayacakZehirli beyazlığıyla Titreyen ellerim bağırıyorKasılan vücudum esirKendi akşamlarımı yarattımGüneş gibi…
Katatoni
Sabahları felçsin her yerimdeDonuk, kaskatı bir hâlSanki pelesenkten oyma bir bedenÇoktan taş kesmiş kalp desen…