Sende kalsın tüm pisliklerim
Emânet de değiller, at gitsin…
Bende kalmasın
Belki sen seversin…
Kırmızı boyalı döküntü odalar
Mezarı özleten pejmürde yataklar
Hele o turuncu jelatinli
Bıçak yarasına benzer florasanlar
Ve tüm bu virâneliğin ortasında
Sen…
İnce, uzunca, yer yer mor bacakların
O morartılar ki, becerinin ödülleridir
Bu çırpılara giydirilmiş çoraplar
Sefillerin salyalarına sebeptir
Salınmak senin mahâretin
Ve kurtarmak sefilleri yalnızlıktan
Sağıyorsun lânetlerini, zehirli sütlerini
Besleniyorsun bu bataklıktan
Piç ruhların annesi!
Emzirdiğin her çocuk, teninde büyüdü
Sen kendini karanlığa bıraktıkça
Kadınlığın kollarında çürüdü
Pis kokulu yastıklara verdin sırrını
Ter kokusu bile özlenir oldu
Oysa kimse söndüremezdi gözlerinin ferini
Tek kirlenmeyen yer çocukluğundu
Sana değen bu vücutlar kimin?
Teninde yapış yapış bir yabancılık
Tütün kokulu nefesler söndürdü çoktan
Kalmadı sende insâflı bir insanlık
Dokunuşlarda rûhuna yayılır kan kokusu
Bildik iniltilerin sahte tortusu
Bu işkencenin benzeri olmadı târihte
Buna rağmen kalmadı sende korkusu
Sen de insandın, sen de kadındın
Kaybettin ve kaybetti dünya seni
Sen artık en kirli meleksin
Muhtaçtır sana bunca serseri