Ah be çocuk!
Daha görmeden bir kucak
Düştüğün bu soğuk, bu yabancı yer
Olduğumuz öz,
Yani biz,
Yani toprak…
Daha ağlayamadan bir âşk için
Ve hattâ bir damla süt için
Gitmeyi öğrendin
Öğrendin, bu dünya ne çirkin!
Ah be çocuk!
Daha görmeden bir kucak
Tenine değen bu soğuk, bu yabancı şey
Bilediğimiz öz,
Yani biz,
Yani kör bıçak…
Ne kadar lânet etsen haktır…
Duâlarla duran bu dağ, bu taş
Yıkılsa başımıza azdır
Senin etin dağıldıkça
Karanlığa dağılacak olan
Küllîyen insandır
Oysa,
Ne güzel âşkla örülmüştün sen
Her zerrende harlı bir sevdâ,
Yanan kıyâmete kadar
Ve hiç sönmeyen…
Ne kadar terle, ne kadar öpüşle harmandın
Bir soya damga
Bir kadına candın
Ah be çocuk!
Daha göremeden bir kucak
Seni saran bu soğuk, bu yabancı melânet
Unuttuğumuz öz,
Yani biz,
Yani ahşap kundak…