Ok yaydan çıkmıştı bir kez…
Doldu gözlerin, çölde kurumuş kuyu gibi
Sen orada ilk kez soyundun,
Çırılçıplak kaldın hiç giyinmemiş gibi
Dağların başında bir sarı istilâ
Yırtılan beyaz örtü,
Kışa kefen olmuş âdetâ…
Biz ise,
Duvarla öpüşen, güneşle sevişen
Bir begonvil kadar olamadık
Olamadık hiç âşka müptelâ
Yine de düştü inat askıların omuzlarından
Utangaç kırmızılıklardan geceliğin düştü
Örtünmek faydasızdı artık
Seni hayata bağlayan ne bir öpücük, ne bir gülüştü
Biliyorum, âşk soymadı seni yavaşça
Titreyen parmaklarında dolaşan ben değildim
Oysa sen döktükçe içindeki zehri
Bulduğum teselliyle sensizlikten dirildim
Hâsılı,
Ağladın…
Ağladıkça bana karıştın…