Şucu İle Bucu

Dünyanın “şucu”sundan korkacaksın kardeşim…
“Şucu”nun “bucu”su vardır çünkü…
Çünkü, parça parça eder kalpleri
Yara bere içinde bırakır bedenleri
Utanmaz, sıkılmaz da öyle eni konu
Sıralayıverir büyülenmiş sözleri

Bunlar lânetli ikizlerdir
Fî târihinden beri vicdânlarda hapis
Cehenneme sürülmüş iblislerdir

Her “ci”den ve her “cu”dan korkma…
Sev hattâ…
Meselâ susam kokan simitçi,
Meselâ ter kokan emekçi,
Meselâ âşk kokan şarapçı,
Meselâ hayat veren kitapçı…

Ama öyle “ci”ler türettiler ki,
İnsan eseri değil…
Bir deli ergen aklını savuran
Bir ocağı kavuran
Sokağın ortasında öpüşmek dururken
Vuruşmayı kâr sayan

Dünyanın “şucu”sundan ürkeceksin kardeşim…
“Bucu”suna Kâbil olur çünkü…
Akıtır kanı; akıttıkça duâ ister
Seni kalbinden yakalar,
Bir soy, bir köken, bir zıkkım der
Seni bîçâre sarhoş eder

Köle olursun kardeşim,
Sana “ocu” der
Ne Ahmetliğin kalır,
Ne Leylâlığın…
Ne erkekliğin kalır,
Ne kadınlığın…
Ne babalığın kalır,
Ne analığın…
Ne âşıklığın kalır,
Ne mâşukluğun…
Elinde bir zehirli uyuşukluğun
“Ocu” oluverirsin kardeşim…

Ama yazmaz bebeklerin göbek bağında
Yazmaz anaların süt dağında
Yazmaz senin neci olduğun kardeşim…
İnsan olduğunun dışında…

Dünyanın “şucu”sundan korkacaksın kardeşim…
“Bucu”suyla elbet ha’lleşir çünkü…
Unutursun ne olduğunu, kim olduğunu
Hattâ neyi seveceğini söyler
Ne kalbin senindir, ne bedenin
Eceli bile kovar da,
Ne zaman öleceğini söyler…

Bu rezil yalana kanma kardeşim…